Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Güncel konu !

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Güncel konu ! Empty Güncel konu ! Ptsi Nis. 12, 2010 1:29 pm

Admin


Admin

*** "Çocuklarınız için 1 dakika"***
*** "1 Milyar Aç İnsan için 1 Dakika"***

*** BİRLEŞMİŞ MİLLETLER FAO: www.1billionhungry.org ***
*** AÇLIKLA MÜCADELE...*** 1 milyar aç insan için sadece 1 DAKİKA
Küredeki Tehlike! yazısı için:http://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=10190
***Dünya Gıda ve Tarım Örgütü FAO'nun Açlıkla Mücadele Kampanyasına katılmak bu konuya olan duyarlılığımızı göstermek bakımından çok önemli...

*** "Çocuklarınız için 1 dakika"***
HABERTÜRK TV'nin çocukları korumak adına daveti. Devamı:
http://www.haberturk.com/saglik/haber/599054-cocuklariniz-icin-1-dakika


Küredeki Tehlike! yazısı için:http://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=10190
***Dünya Gıda ve Tarım Örgütü FAO'nun Açlıkla Mücadele Kampanyasına katılmak bu konuya olan duyarlılığımızı göstermek bakımından çok önemli... FAO açlıkla karşı karşıya olan 1 milyar insana dikkat çekiyor... kampanyaya hep birlikte katılıp duyarlılığımızı gösterelim... www.1billionhungry.org adresine girip katılınabiliyor... 1 billion PEOPLE live in chronic hunger and I'M MAD AS HELL. www.fao.org

Mantar Teknikeri Olma Fırsatı! 11 Ekim Son Gün"
http://www.gidatarim.com/icerikdetay.asp?IcerikId=11607&tur=1http://www.tarimsalhaber.com/mantar-teknikeri-olma-firsati.htm

*** 9.TARIM EKONOMİSİ KONGRESİ
/ Ekolojik ve Ekonomik Kriz, 22-24 Eylül 2010, Şanlıurfa

*** ÇİFTÇİLERE DANIŞMANLIK DESTEĞİ

“Ekolojik ve Ekonomik Krizin Tarım Sektörüne Etkileri “ temalı, Türkiye 9.Tarım Ekonomisi Kongresi, “ 22-24 Eylül 2010 tarihleri arasında Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nün ev sahipliğinde Güneydoğunun tarım merkezi Şanlıurfa’da yapılacak. Tarım Ekonomisi Kongreleri, iki yılda bir kez Tarım Ekonomisi Bölümleri ve Tarım Ekonomisi Derneği(***) tarafından düzenleniyor.
Bu kongre doğal olarak ekoloji ve ekonomi etkileşimini içermesi nedeniyle, yalnızca Tarım Ekonomisi bilim dalını değil, ekologları ve birçok alanda çalışan akademisyenleri ve sektörleri ilgilendiriyor. Bu nedenle kongre; yapılan çalışmaların ortaya koyduğu gelişmeleri tartışarak, sorun alanlarını araştırmak ve çözüm önerileri geliştirmek gibi çok önemli ve iddialı sonuçlara ulaşmayı amaçlıyor.
Devamı: http://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=9994
___________________________________________
ÇİFTÇİLERE DANIŞMANLIK DESTEĞİ

Acil 500 TL isteyenler aranıyor! “Size 500 lira vereceğim, ancak bir koşulum var. İşinizle ilgili bir uzmandan yararlanacaksınız”. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı son iki yıldan beri çiftçilere yetkili tarım danışmanı ile çalışılması durumunda “yılda gecen yıl 225, bu yıl ise 500 TL veriyor”. Geçen yılki uygulama sürprizle(!) sonuçlandı ve 3 bin kadar çiftçi toplam 1 milyon liraya yakın destek alabildi. Dolayısıyla bütçeden ayrılan kaynağın 25 te 1’i ancak üreticiye dağıtılabildi.
Bu yıl yine bütçeden aynı miktarda yani 25 milyon TL kaynak ayrıldı. Ve çiftçi başına verilecek destek 225 TL’den 500 TL’ye çıktı. Ama bir koşul var, üretici yetki belgesi sahibi bir tarım danışmanı (Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim vd) ile sözleşme imzalayıp onun bilgisinden yararlanacak ve bunun sonucunda 500 TL alacak.
Başvuru için yaklaşık 10 gün kaldı, son başvuru tarihi 24 ağustos. Burada uzman tarım bilgisi sahip tarım danışmanların bilgilerinin çiftçiye ve alana ulaştırılması amaçlanıyor ve bunun özel sektör tarafından özel yayım kapsamında verilmesi öngörülüyor. Tabii ki rakam entansif tarım yapan üreticiler için çok cazip görünmüyor olabilir. Ancak burada amaç kamu dışındaki uzman bilgiden yararlanma alışkanlığının üreticilere kazandırılması.
Tarım Danışmanlığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak için Antalya İl Teknik Komitesi olarak İl Tarım Müdürü Bedrullah Erçin başkanlığında alınan kararla 4 ay önce Türkiye de ilk kez Antalya’da "TARIMSAL DANIŞMANLIK SİSTEMİNİ GELİŞTİRME KURULU" kuruldu.
Kurul, Antalya İl Tarım Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürlüğü başkanlığında, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanlığı ve Antalya Tarım Danışmanları Derneği katkısıyla çalışıyor.
Grup üyeleri içerisinde Akdeniz Üniversitesi adına biz de bulunmaktayız. Bizim dışımızda Kurul Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü Ali Ulvi Büyüksoy, ZMO Antalya Şube Temsilcisi Süleyman Kelten ve Antalya Tarım Danışmanları Derneği Başkanı İbrahim Akbulut’tan oluşuyor. Ayrıca bu çalışmayı Kurucu üyesi olduğumuz Ankara merkezli Tarımsal Danışmanlık ve Yayım Derneği Başkanlığı da desteklemektedir.
Kurul üyeleri tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak bu girişimi desteklemekte ve bizzat yürütmektedir. Bu kapsamda kurul üyeleri son 3 ayda yetki belgeli tarım danışmanlarını ve ilçe müdürlüklerini ziyaret etmiş konu anlatılmış, bürokratik engeller ortadan kaldırılmış ve ayrıca sistemin benimsenmesi yönünde çeşitli teşvik unsurları sunulmuştur.
Türkiye genelinde 4 bin tarım danışmanı sertifikalandırılmıştır. Antalya da ise 464 sertifikalı danışman bulunmaktadır. Ancak bunlardan sadece 19’u Bakanlıktan yetki belgesi almıştır. Bunların tamamı tam olarak sözleşme imzalamış olsa bin çiftçi sayısına ulaşılabilir. Ve bu Bakanlığın ayırdığı bu amaçla toplam bütçenin %20’sinin Antalya çiftçisine transfer edilmesi anlamına gelmektedir.
Ancak beklentilerin gerçekleşmesi, özverili çalışmalara rağmen pek de mümkün görünmüyor. Özellikle destek ödemesinin tek taraflı olarak yalnızca çiftçiye verilmesi ve danışmanın göz ardı edilmesi; ayrıca danışmanın en önemli işlevi olan reçete yazma yetkisinin elinden alınması çiftçilerin özel danışmanlara başvurmasını engellemektedir. Dolayısıyla Bakanlığın 25 Ağustostaki açıklamalarının ne olacağını şimdiden tahmin edebiliyoruz. Çiftçi ilgisiz davrandı yeterli başvuru olmadı, bütçeden ayırdığımız 25 milyon TL’lik desteği, çiftçi başına 500TL ye çıkarmamıza rağmen çiftçiye ve sisteme transfer edemedik. O halde il müdürlüklerimiz başarısız oldular, dolayısıyla biz başarısız olduk (!), konuyla ilgili yeterince çaba sarfedilmedi.
Özellikle Antalya bu konuda alışık olunmadığı kadar önemli çaba gösterdi. Sonuç beklenenlerin altında olduğunda, yani sonuç olumsuz ise, bu sonuç tek başına İl müdürlüklerinin başarısızlığından kaynaklanmamıştır. Reçete uygulamasına ve danışmanlara yönelik destek ödemeleri uygulamalarına ve düzenlemelere bakmak gerekiyor.

Saygılarla…

Orhan Özçatalbaş
Konuyla ilgili bilimsel makale: http://www.zmo.org.tr/resimler/ekler/caa23f71f963e96_ek.pdf



__________________________________________________
D E Ğ E R L E R İ M İ Z /
28 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde YÖREX-2010, "Birinci Yöresel Ürünler Fuarı" Antalya da gerçekleştirildi. Konu, günümüz değerleriyle ele alındığında yöresel ürünlere coğrafi işaret almak "ülkenin kendi değerlerine sahip çıkması", anlamına gelmektedir.

YENİ YAYINLAR
  • Özçatalbaş, O., 2010. İyi Tarım İçin Yayım Ve Danışmanlık: Gelişmeler, Politikalar, Beklentiler. Türktarım Dergisi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Mayıs-Haziran 2010, (s.20-26) ISSN:1303-2364, Ankara.
    [b]Özçatalbaş, O., 2010.
    Tarım Danışmanlığı ile İyi Tarım İlişkisi. Türktarım Dergisi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Mayıs-Haziran 2010, (s.27-32)ISSN:1303-2364, Ankara.
    Ozcatalbas,O., R.Brumfield, 2010. Allelopathy as an agricultural innovation and improving allelopathy extension. Journal of Food, Agriculture & Environment Vol.8 (2) : 908-913. 2010, WFLPublisher Science and Technology Meri-Rastilantie 3 B, FI-00980 Helsinki, Finland.
    Ozcatalbas,O., R.Brumfield, B.Karaturhan,2010. Advisory services for organic agriculture in the European Union and Turkey.Journal of Food, Agriculture & Environment Vol.8 (2) : 507-511. 2010, WFLPublisher Science and Technology Meri-Rastilantie 3 B, FI-00980 Helsinki, Finland.


GÜNCEL : D E Ğ E R L E R İ M İ Z
Yöresel Değerler ve Yerel Girişimler...!

28 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde YÖREX-2010, "Birinci Yöresel Ürünler Fuarı" Antalya da gerçekleştirildi. Konu, günümüz değerleriyle ele alındığında yöresel ürünlere coğrafi işaret almak "ülkenin kendi değerlerine sahip çıkması", anlamına gelmektedir.

Ayrıca bu özgün değerlerin özellikle dış ticarette ve turizmde de önemli avantajlar sağladığı dünyada çeşitli örneklerle ortaya konulmuştur, dolayısıyla konu bu yönüyle de çok önemlidir.

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Konu, yöresel ürünler olunca, 5 Ekim 2009 tarihinde kaleme aldığım bir yazımı hatırladım. Yazının içeriğine bakarak o tarihte, ilgililerle ve alanın paydaşlarıyla paylaştığım görüşlerimi bir kez de burada paylaşmak istedim.

Söz konusu yazıyı, Gaziantep Mutfağı'nın tanıtımı amaçlı "Gurme Festivali" ve "4.Uluslararası Antepfıstığı Kültür Ve Sanat Festivali" üzerine kaleme almıştım. Amacım konuyla ilgili olarak güncel ve önemli bir konuyu dile getirmek ve mesajımızın bazı kesimleri harekete geçirmesini sağlamaktı. Yazıda; "Gaziantep'i ziyaret eden herkes mutfağının zenginliğine hayran kalıyor, Son ziyaretimde tarihi mekan ve zenginlikleriyle ve de Zeugma ile birleştirildiğinde önemli bir turizm potansiyeli çıkıyor. Özellikle başarılı tarihi mekan restorasyon örnekleri, tarihi mekanları ve restorasyonla oluşturulmakta olan butik otel çalışmaları tanıtımda Gaziantep’i güçlü hale getiriyor. Aslında tüm gelişmiş ülkelerin her şehrinde "eski yerleşim yerleri korunuyor" ve bu alanlar şehrin turizm amaçlı kullanılan alanları oluyor. Türkiye genel olarak bu potansiyeli çok fark etmiş değil. Antalya gibi hızla sonuç almaya uygun bazı örneklerimiz var, ancak pek çok değer ise hızla kayboluyor. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığının ve özellikle yerel yönetimlerin yeni bir bakış ve yaklaşımla yeni politikalar üretmesi zorunlu görünüyor", demiştim.

Yine yazının devamında, "Gaziantep'deki bu hızlı gelişimi bilimsel çalışmalarla desteklemek de gerekiyor ve uluslararası düzeyde sahip olduğu bu degerlerini korumak üzere coğrafi işaret tescili işlemlerini de yapmak gerekiyor. Yoksa başka bir ülke/ulus Gaziantep'in Cağırtlak Kebabını, Altı Ezmeli Kıyma Kebabını, Alinazik, Yuvarlama ve Antep Fıstığı Tatlısı gibi pek cok değerini (coğrafi işareti kendi adına almak üzere) kendi adına tescil ettirebilir ve yeryuzunde o il/bölge/ulke patentiyle anılmasını sağlayabilir. Bu durumun da dikkate alınarak Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsalarının girişimde bulunması ve bu süreci yönetmesi uygun olacaktır. Zaman kaybetmeden sürecin tamamlanması turizme ve ilgili sektörlere de önemli katkılarda bulunacaktır.", diye yazmıştım.

Yine yazıma; "Bilindiği gibi coğrafi işaret, ölçülebilir, tadılabilir, tanımlanabilir veya farkedilebilen bir niteliği ile, ünlenmiş, bir yöreyle(Hereke Halısı, Buldan Kumaşı...), şehirle(Çorum Leblebisi, Bursa İskender Kebabı, Adana Kebabı, Hatay Künefesi, Diyarbakır karpuzu gibi...), bölgeyle (Ege pamuğu...) yada ülkeyle (Türk Lokumu veya döneri...) özdeşleşmiş bir ürünün sahiplenilmesini ve tanıtımını yapmayı sağlayan tescil işlemini gösteren işaretlerdir. Ülkemiz bu açıdan oldukça zengindir ve hemen her ilin tescil edilecek pek cok ürünü bulunmaktadır. Buna göre Coğrafi işaretlemenin yalnızca mutfakla sınırlı olmadığının da farkında olarak Antalya, Hatay, Muğla, Adana, Diyarbakır, Siirt, Bolu, Aydın, Denizli, Tekirdağ, Şanlıurfa gibi pek çok ilimizdeki önemli değerlerinin kaybedilmemesi için coğrafi işaret tescili işlemlerini tamamlamaları gerekiyor, çünkü küreselleşen dünya tüm yerel değerleri tüm dünyaya sunmaya olanak tanıyor. Görev daha cok yerel birimlere Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsalarına düşüyor, görünüyor.", diye yazımı tamamlamıştım.

Bugün aldığım mesajdan ve ulaşan bilgilerden anlıyorum ki, Antalya Ticaret Borsası verdiğimiz mesajı tam olarak destekleyen bir anlayışla Antalya’nın en büyük fuar organizasyonlarından birini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Burdur, Bolu, Trabzon gibi pek çok ile ait değerler/yöresel ürünler 28 Nisan- 1 Mayıs tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan YÖREX 1. Yöresel Ürünler Fuarı’nda buluşacak... Ve fuara destek arayışı kapsamında Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ve fuar düzenleme üyelerinin Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Tarım ve Köyişleri Bakanı ve Türk Patent Enstitüsü Başkanı ile görüşerek fuara katılacak ürünlerin tescili konusunda görüş alışverişinde bulunması sürecin, fuara katılacak olan yöresel değerlerin somut sonuçlarla destekleneceği yönünde önemli mesajlar içeriyor. Ayrıca medya ile ilişkiler konusunda da çalışmalar yapılıyor. Bu kapsamda TRT’den de destek veriliyor. Özellikle “Bu Toprağın Sesi”, YÖREX Antalya Birinci Yöresel Ürünler Fuarı’ndan üç gün boyunca canlı yayın yapacağını bildiriyor.

Unutmamak gerekir ki her şeyden önce “YÖRESEL DEĞERLERİMİZ, bizim değerlerimiz, yani insanımızın ve ülkemizin yüzlerce yıldan beri, kültürüyle, nitelikleriyle, insana, insanlığa, doğaya ve dünyaya bakış felsefesiyle oluşturduğu özgün değerlerimiz. O halde tüm toplumun sahip çıkması gereken en önemli değerlerimiz içerisinde yer almak durumunda… Tabiî ki bu alanda da bilim dünyasının önderliği önemli. Bu kapsamda konuyla ilgili olarak 2008 yılında Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin düzenlediği ve takip ettiğim Uluslararası Akdeniz Ülkelerinde Yöresel Ürünler Ve Sürdürülebilir Bölgesel Kalkınma" toplantısından da bahsetmek gerekiyor. Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu'nun önderlik yaptığı ve önemli sayıda yerli ve yabancı uzmanın katıldığı toplantı, sergi ve diğer organizasyonlar çok başarılı ve yararlı geçmişti.

Şu bir gerçek ki, günümüz değerleriyle konu ele alındığında yöresel ürünlere coğrafi işaret almak "ülkenin kendi değerlerine sahip çıkması", anlamına gelmektedir. Ayrıca bu özgün değerlerin özellikle dış ticarette ve turizmde de önemli avantajlar sağladığı dünyada çeşitli örneklerle ortaya konulmuştur, dolayısıyla konu bu yönüyle de çok önemlidir. Örneğin bugün ülkemizde yenilikçi bir girişimcilik örneği olarak, Hitit İmparatorluğu'nun başkenti Hattuşa’da Hitit yemeklerini sunan 3500 yıl öncesinin mutfağını tatmaya olanak sağlayan Hitit Mutfağı girişimi bulunuyor… Peki ya Selçuklu, Osmanlı yada diğer uygarlıkların başkentlerinde o dönemin değerlerini sunma yarışında olanlar var mıdır? Varsa nasıl teşvik görmektedirler. Bunu da incelemek gerekiyor… Ayrıca Avrupa’da bazı önemli yerlerde “Sultan’s Palace”, gibi otantik isimlerle açılan yerlerde yöresel, kültürel ve ulusal değerlerimizin kıymet gördüğü ve talep edildiği biliniyor…

Sonuç olarak; pek çok değerimiz var ve bunları sahiplenmek gerekiyor. Burada belirtmek gerekir ki, bu sürecin başarıya ulaşmasında ilk aşamada önemli rol bilim dünyasına düşmektedir. Bunun kamu kuruluşlarınca desteklenir hale gelmesi ikinci aşamadır. İnisiyatifin Sivil Toplum Kuruluşlarınca ele alınıp, gündeme getirilmesi ve somut çalışmalar haline dönüştürülmesi sürecin üçüncü basamağıdır. Son basamak ise bu değerlerin tescilinin yapılarak, ilgili yöre ve ülke için değer üreten bir hale getirilmesi ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır.

Antalya bu konuda da liderlik görevini üstlenmiş görünüyor, bu sürecin akademik tarafında bulunan olarak, girişimi destekliyor, süreci somut sonuçlar alma yönünde şekillendiren ve destek veren kurum ve kuruluşlara başarılar diliyoruz.

Saygılarla.
O. Özçatalbaş, 12 Mart 2010

http://www.gidatarim.com/editoryazi.asp?IcerikId=7044&memberId=147&UstKatId=&KatId=&ALtKatId=

https://orhan.catsboard.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz