Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

GÜNDEM Konuları!

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1GÜNDEM Konuları! Empty GÜNDEM Konuları! Salı Kas. 03, 2009 8:25 pm

Admin


Admin

GÜNDEM KONULARI
Niçin Organik Tarım? "
Tarım Danışmanlığı Kursları Kalktı...!
Et ve Süt Fiyatları Yükseldi, Şimdi ne olacak!
Orhan Ozcatalbas

Kartınızı Oluşturun
Tarım ve Tarım Danışmanlığı Destekleri
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar-"Bilim ve Tüketici Platformu"
Yönetmelikler ve Değişiklikler


Kısaca
Niçin Organik Tarım?

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN ORGANİK TARIM GRUBU "
"ORGANIC AGRICULTURE FOR HEALTHY LIFE GROUP"

Toplum ve çevre sağlına duyarlı insanların bilgi paylaşım grubu ve buluşma noktası
Adres: https://www.facebook.com/profile.php?id=1719851951#!/album.php?aid=18027&id=1719851951&ref=mf

BU GRUP NİÇİN KURULDU?
Sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam ve çevre için organik tarım alanlarının ve organik ürünlerin talebinin artması önemli bir zorunluluktur. Bu grup "ÜZERİNE VAZİFE OLMAYAN İŞLERİ YAPMAYI GÖREV EDİNEN", insan ve ülke sevgisini yaşam gayesi edinmiş, DUYARLILIKLARI YÜKSEK OLAN İNSANLARI biraraya getirmek üzere kurulmuştur.


31/03/2010: Son bir yıldan beri Tarım Danışmanlığı Yönetmeliği'nde bir değişim bekleniyordu. Bugün 31 Mart 2010 ve 27538 sayılı Resmî Gazete 'de yayınlanan metne göre "Eğitim Merkezleri Yetki Belgeleri" iptal edilerek "Merkezi Sınav Sistemine" geçildiği bildiriliyor... https://sites.google.com/site/tarimdanismanlari/ )
____________________________________________

GÜNDEM KONUSU

Et ve Süt Fiyatları Yükseldi, Şimdi ne olacak!
Tarım Destekleri ilk kez üretim kararı öncesinde açıklandı
Tarım Danışmanlığı desteği %122 arttı!

Yorum
23/02/2010
Et, süt ve ürünleri fiyatları yükseldi, tüketiciler yüksek fiyatın bütçeleri üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle yakınırlarken, bazı çevrelerde ise çözüm yolu olarak et-süt ithalatı ile fiyat düzeyini düşürmenin doğru olacağı yönünde görüşler ifade ediliyor. Oysaki farklı ürünlerde benzer piyasa hareketleriyle sürekli karşılaşılıyor. Patates, mercimek, soğan gibi özellikle tek yıllık ürünlerde sıkça raslanılıyor. İki yıl önce pirinçte ve yine hatta hayvancılıkta da 10 yıl kadar önce gerçekleşmişti. Ve bu durumlara benzer müdahalelerle çözüm aranmaya çalışılmıştı. Hatırlanacağı gibi belirtilen dönemde et-süt ve ürünleri ithalatı yapıldı, dış kaynaklı arz artışı nedeniyle fiyatlar düştü, taban yaptı, tüketici ucuz fiyata et tüketirken, üretici maliyeti karşılayamadığı için hayvanlarını elden çıkarmaya başladı ve hayvansal ürün üretim sektörü ağır yara aldı. Bu deneyimler tarımsal üretimde planlı ve istikrarlı gelişme için doğru politikaların ne kadar önemli olduğunu göstermek bakımından son derece önemlidir.

Başka bir ifadeyle sorunun kaynağına inilmeden yapısal önlemler alınmadan kısa dönemde ithalata dayalı arz artırıcı uygulamalarla sorun aşılmaya çalışıldığında daha büyük sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor. Ayrıca hayvansal ürün arz ve talebinin, fiyat talep esnekliklerinin tek yıllık bitkisel ürünlere göre farklı özellikler gösterdiği açıktır. Bu durum benzer müdahalelerin farklı özelliklere sahip sektörler üzerinde aynı etkiyi yapmayacağını görmek bakımından önemlidir.

Buna göre geldiğimiz noktada rasyonel çözüm yollarına ve sektörün gelişmesine katkıda bulunacak uygun yaklaşımlara ihtiyaç bulunmaktadır. İthalata dayalı anlık çözümlerin çok kısa dönemde piyasayı regüle etmede etkili olduğu bilinmekle birlikte, orta ve uzun dönemde et-süt üretim sektöründe yeni dalgalanmaların ortaya çıkmasına ve üretimde istikrarsız bir gelişme sürecinin başlamasına da yol açması olasılığını da dikkate almak gerekiyor. Bu durumda ithalat çözüm olarak değerlendirilmemeli, ithalatın çok kısa dönemde piyasayı düzenleme etkisi olsa da uzun dönemde sektörde önemli sorunların kaynağı olabileceği dikkatten uzak tutulmamalıdır. Alınacak kararların sektör üzerindeki olumlu-olumsuz etkileri bu bakımdan dikkatle tartışılmalıdır.

Aslında bugükü sorunun kaynağında üretici eline geçen fiyatlarla maliyetler arasındaki ilişkinin, iç ticaret hadlerinin et-süt üreticisi aleyhine gelişmesi gerçeği vardır. Bundan dolayı hayvan sayısında ve dolayısıyla üretimde de azalış sözkonusu olmuştur. Üretimin tüketimi karşılayamaması sonucu ise fiyatlar yükselmiştir. Bu durumda sorun arz odaklıdır, üretim yetersizliğine dayalıdır. Bunun sonucu olarak et ve süt fiyatları artmıştır. Bu fiyat düzeyi üretici için olumlu gibi görünmekle birlikte bu düzeyin uzun süre korunmasında güçlükler vardır. Bu güçlüklerin en önemli etkenlerinden biri olarak mevcut fiyat düzeyinin tüketicilerin alım gücünü zorlamasıyla ilgilidir.

O halde her iki kesimin bir dengede buluşturulması ve korunması yönünde anlık ithalat seçenekli çözümler yerine, orta ve uzun vadede benzer sonuçların ortaya çıkmasını önleyecek üretim planlamasını da esas alan tedbirleri içeren yaklaşımlar üzerinde durulmalıdır.

Örneğin verimlilik artırıcı önlemler ve maliyeti düşürücü önlemler, sorunun çözümünde ilk sırada yer alması gereken seçenekler olarak düşünülmelidir.
Özellikle kısa dönem için maliyeti düşürücü önlemler üzerinde durmak ve bu kapsamda uygun ve etkin desteklerle daha uygun fiyatla tüketici taleplerini karşılamaya dönük gelişmelerin önünü açmak gerekiyor.

Ayrıca orta ve uzun dönemde üreticilerin (örneğin damızlık süt sığırı yetiştiricileri birliği gibi) örgütlenmesi ve ölçek büyütme ve optimal işletme büyüklüğüne ulaşma yönünde işletmelerin teşvik edilmesi gerekmektedir. Türkiye süt verim ortalamasına bakıldıgında sağmal inek başına 2-2,5 ton/yıl, iken, Damızlık süt sığırı yetiştiricileri birliği ortalaması ülke ortalamasndan en az 1 kat daha fazladır. Dolayısıyla organize olmak ve güçleri birleştirmek maliyeti düşürme ve verimliliği artırmak bakımından önemli olmaktadır. Yine piyasayı düzenleme gücüne sahip kurumsal bir yapının etkin olarak sistem içinde yer almasına yönelik çalışmalar da önemlidir.

Yukarıda belirtilen önlemlerin sürdürülebilir olması yönünde tarımsal yayım çalışmalarının etkinleştirilmesi ve tarım danışmanlığı sisteminin güçlendirilmesi üzerinde de önemle durmak gerekmektedir.
23/2/2010

************************************
GÜNDEM KONUSU-3
Tarım Destekleri ilk kez üretim kararı öncesinde açıklandı
Tarım Danışmanlığı desteği %122 arttı!

Tarım desteklerinin ilk kez üretim kararı öncesinde açıklanması son derece önemli bir gelişme. Tarım desteklerinin erken açıklanmasının üretime henüz karar verilmemiş üretim kollarında (örneğin ilk baharda ekilen ürünler olan fasulye, nohut, çeltik ve yağlı tohumlu bitkilerin tamamı vd), üretimin ve ekim alanlarının şekillenmesine yol açması beklenmektedir. Üreticilerin hangi ürün için ne kadar destek alacağını bilerek üretim kararını vermeleri beklenen üretim deseninin oluşmasına olumlu yönde katkı sağlayacaktır.

Ancak tarım daşmanlığına verilen desteğin özellikle destekleme kapsam ve yöntemi bakımından "Tarım Danışmanlığı sisteminin" hızla ve beklenen şekilde gelismesine kısa ve orta vadede tam olarak katkı sağlamasının yeterli olmadığı değerlendirilmektedir.

O.Özcatalbas 30/01/2010


BAKANLIK AÇIKLAMASI:
( http://www.tarim.gov.tr/Duyurular,haber_Detayli_Gosterim.html?NewsID=742 )

- Daha önce Bütçe Mayıs-Haziran aylarında belirlendiğinden Destekler Temmuz-Ağustos aylarında açıklanmaktaydı; bu zamanda ürünler hasat edilmiş oluyordu.

- Bu yıl ilk defa, tüm ürünlerde birime destek miktarlarını 2010 yılının ilk ayında açıklıyoruz.

- Yıllardır sözü edilen ancak gerçekleştirilemeyen, destek miktarlarının üretime başlamadan önce açıklanması hususu gerçekleşmiştir.

- İlk baharda ekilen ürünler: Kuru Fasulye, nohut, çeltik, yağlı tohumların tümü.

- Böylece çiftçimiz hangi ürün için ne kadar destek alacağını bilecek üretim planlamasını ona göre yapacaktır.

BÜTÇE

- Destekleme bütçesi geçen yıla göre % 13,5 oranında arttırılmıştır. 2009 4 milyar 938 milyon TL ARTIŞ
2010 5 milyar 605 milyon TL % 13,5
- 2011 Yılı bütçesi %5.2 oranında artırılarak 5.897.000.000 TL olarak planlanmıştır.

- Bu yıl dahil, hükümetimiz döneminde (2003-2010) toplam 36 milyar 355 milyon TL çiftçimize nakitdestek ödemesi yapılmış olacaktır.

YILLARA GÖRE DESTEKLEME BÜTÇESİ

Yıllar Miktar
(Milyon TL)
2003 2.804
2004 3.084
2005 3.681
2006 4.789
2007 5.628
2008 5.826
2009 4.938
2010 5.605
TOPLAM 36.355
[size=18]

2010 YILI DESTEKLEMELERİ
- Mevcut destekleme uygulamalarımızın hepsine 2010 yılında da devam edilecektir.
- Devlet Destekli Tarım Sigortası uygulamalarına “Sel ve Su Baskını Riski” eklenmiştir.
- ÇATAK desteği verilen illerin sayısı 9’dan 19’a çıkarılmıştır.

Uyguladığımız desteklemelerden:
1.Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları desteklemeleri %7 ile %33,
2.Tiftik ve ipekböcekçiliğine verilen destek ortalama %25,
3.Yağlı tohumlara verilen prim desteği %10-29 oranında arttırılmıştır.
4.Ayrıca, yem bitkilerinden yonca, korunga ve silajlık mısıra verilen destek artırılmıştır.

__________________________________________________________

BİRİME DESTEK MİKTARI ARTIRILAN KALEMLER

ALAN BAZLI DESTEKLER (Dekar) TL
1 Alternatif Ürün (Tütün) Desteği 120
2 Toprak Analizi Desteği 2,5
3 Organik Tarım 25
4 İyi Tarım (Meyve-sebze) 20
5 Örtüaltı İyi Tarım 80
6 Mazot Desteği
Süs bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları 2
Hububat, Yem bit., Baklagiller, Yumru bit., Sebze, Meyve alanları 3,25
Yağlı Tohumlu bitkiler ve Endüstri Bitkileri alanları 5,5
7 Kimyevi Gübre Desteği
Süs bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları 3
Hububat, Yem bit., Baklagiller, Yumru bitkiler, Sebze, Meyve alanları 4,25
Yağlı Tohumlu bitkiler ve Endüstri Bitkileri alanları 5,5
8 Fındık
Alan Bazlı, Alternatif Ürün 600

HAYVANCILIK DESTEKLERİ 1 Yem Bitkileri (Dekar) Yonca (sulu) 125
Yonca (kuru) 70
Korunga 80
Tek Yıllıklar 30
Silajlık Tek Yıllıklar 45
Silajlık Mısır (sulu) 50
Silajlık Mısır (kuru) 30
Yapay Çayır-Mera 75
2 Arıcılık Arıcılık (kovan) 6
Bambus Arısı (koloni) 50
3 Su Ürünleri (Kg) Alabalık 0,65
Çipura-Levrek 0,85
Yeni Türler 1
Midye 0,1
Yavru (adet) 0,05
4 Süt Primi (Kg) Büyükbaş 0,04
Küçükbaş 0,1
5 Hayvan Başı Ödeme (baş) Sığır 225
Manda 250
Sığır (Soykütüğü ek) 50
Hastalıklardan Ari 300
Koyun-Keçi 10
6 Tiftik Üretimi Desteği (Kg) Oğlak Tiftiği 15
Ana Mal (İnce, İyi) 14
Tali 10
7 İpekböceği Desteği (Kg) Tohum (Kutu/adet) 25
1.Sınıf Koza 15
Diğer 10
Damızlık Koza 18
8 Et Desteği (Kg) 1,5
9 Gıda Güvenirliliği (Akredite Veterinerlik) Desteği (baş) Büyükbaş 1,32
Küçükbaş 0,32
Devekuşu 1,05
Tavşan 0,16
Tavuk (1000 baş) 2,1
Kesim miktarı ne olursa olsun aylık destekleme miktarı 1.500 TL'den az, 3.000 TL'den fazla olamaz. Hindi (1000 baş) 13,2
Çıkma Tavuk (500 baş) 2,1
Ördek (500 baş) 2,1
10 Buzağı Desteği (baş) Brusella S-19 Aşısı 20
Suni Tohumlama 60
11 Kuzu, Oğlak Rev - 1 Aşısı (baş) 4
12 Aşı Desteği (baş) Büyükbaş Brusella 1,5
Küçükbaş Brusella 0,5
Büyükbaş Şap 0,75
Küçükbaş Şap 0,5
13 Hayvan Gen Kaynaklarını Koruma (baş) Büyükbaş Koruma 400
Küçükbaş Koruma 70
Arı 10
Elit Sürü 45
Taban Sürü 40
14 Süt Fiyat Regülasyonu (ton) Gerekliliğinde belirlenir
ÇEVRE AMAÇLI TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI TL/Da
1 I Kategori 60
2 II Kategori 135
TELAFİ EDİCİ ÖDEMELER TL/Da
1 Patates Siğili 110
2 Çay Budama Tazminatı 2004/7758 sayılı BKK
DİĞER TARIMSAL AMAÇLI DESTEKLER
1 Yurtiçi Sertifikalı Tohum Kullanımı (Dekar)
Buğday, yonca 5
Arpa, tritikale, yulaf, çavdar 3,5
Çeltik, yer fıstığı 8
Nohut, kuru fasulye, mercimek 6
Susam, kolza (kanola), aspir 4
Patates 20
Korunga, fiğ 3
2 Sertifikalı Fidan/Fide ve Standart Fidan Kullanım Desteği (Dekar) Standart-Sertifikalı
Bodur ve Yarı Bodur Meyve Fidan Türleri ile Bahçe Tesisi 150,00 - 300,00
Narenciye Bahçelerinde Aşılama ile Çeşit Değiştirme 0,00 - 250,00
Zeytinde Yağlık Çeşitler İle Bahçe Tesisi 50,00 - 100,00
Bağ ve Diğer Meyve Fidanları İle Bahçe Tesisi 100,00 - 200,00
Sertifikalı Çilek Fidesi Desteği 0,00 - 200,00
Virüsten Ari Fidanlara (+) İlave Olarak 50,00 - 100,00
3 Yurtiçi Sertifikalı Tohum Üretim Desteği (Kg)
Buğday 0,1
Arpa, tritikale, yulaf, çavdar, patates 0,08
Çeltik 0,25
Nohut, kuru fasulye, mercimek, aspir, korunga, fiğ 0,5
Soya 0,35
Kanola 1,2
Susam 0,6
Yonca 1,5
Yer fıstığı 0,8
4 Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (İşletme başına) 300
5 Tarımsal Yayım ve Danışmanlık (İşletme başına) 500
6 Ar-Ge Destekleri Proje
7 Kırsal Kalkınma Proje
8 Tarım Sigortası Destekleri Bitkisel Ürün Sigortası Desteği Poliçenin %50'si
Süt Sığırı Sigortası Desteği
Sera Sigortası Desteği
Kümes Hayvanları Sigortası
Hasar Fazlası Desteği
Diğer Tarım Sigortası Desteği
Su Ürünleri Desteği
HAVZA BAZLI FARK ÖDEMESİ (Kg) TL
1 Yağlık Ayçiçeği 0,23
2 Kütlü Pamuk Sertifikalı 0,42
Sertifikasız 0,35
3 Soya Fasulyesi Sertifikalı 0,35
Sertifikasız 0,295
4 Kanola 0,275
5 Dane Mısır 0,04
6 Aspir 0,3
7 Zeytinyağı 0,3
8 Kuru fasulye 0,1
9 Nohut 0,1
10 Mercimek 0,1
11 Çay 0,115
12 Buğday 0,05
13 Çeltik 0,1
14 Arpa 0,04
15 Çavdar 0,04
16 Yulaf 0,04
17 Tritikale 0,04
FAİZ İNDİRİMLİ KREDİ UYGULAMALARI (%)
1 İYİ TARIM UYGULAMALARI İyi tarım uygulama kredisi (işletme-yatırım) 60
2 ORGANİK TARIM Organik tarım (işletme-yatırım) 60
Organik girdi üretimi (işletme-yatırım) 60
3 TOHUM, FİDE, FİDAN ÜRETİMİ/KULLANIMI Sertifikalı tohum, fide, fidan yurt içi üretimi/kullanımı (işletme-yatırım) 50
Standart fidan yurt içi üretimi/kullanımı (işletme-yatırım) 50
4 AR-GE Tarımsal AR-GE (yatırım) 40
5 HAYVANSAL ÜRETİM Süt sığırcılığı (işletme-yatırım) 60
Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği (işletme-yatırım) 50
Damızlık düve yetiştiriciliği (işletme-yatırım) 60
Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği (sığır-manda) (işletme-yatırım) 50
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği (koyun-keçi) (işletme-yatırım) 50
Kanatlı sektörüne yönelik bio güvenlik (işletme-yatırım) 60
Arıcılık (işletme) 50
6 BÜYÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN BESİCİLİĞİ Büyükbaş hayvan besiciliği (işletme - yatırım) 50
Küçükbaş hayvan besiciliği (işletme - yatırım) 50
7 TAVUKÇULUK Yumurta tavukçuluğu (işletme-yatırım) 50
Et tavukçuluğu (işletme-yatırım) 50
8 SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ Su ürünleri yetiştiriciliği (işletme-yatırım) 50
9 TARIMSAL SULAMA Tarla içi modern basınçlı sulama sistemleri (damla sulama, yağmurlama sulama) (yatırım) 100
Diğer sulama sistemleri (derin kuyu açılması vb.) (yatırım) 60
10 TARIMSAL MEKANİZASYON Tarımsal mekanizasyon (traktör ve biçerdöver hariç) (yatırım) 50
11 KONTROLLÜ ÖRTÜALTI TARIMI Kontrollü örtüaltı yetiştiriciliği (işletme-yatırım) 50
12 İHRACATI YAPILAN DOĞAL ÇİÇEK SOĞANLARININ ÜRETİMİ İhracatı yapılan doğal çiçek soğanlarının üretimi (işletme-yatırım) 50
13 TIBBİ AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ Tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği (işletme-yatırım) 50
14 DİĞER İŞLETME VE YATIRIM KREDİLERİ 25






Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli ile;

- Belirlenen havzalarda en iyi yetişen, en verimli, en karlı ürünler desteklenecek,
- Çiftçimizin geliri artırılacak,
- Ülkemizde doğru üretim planlaması yapılması sağlanacaktır.
- Bu model, 2010 yılında 17 üründe desteklemeyi öngörmektedir.

Yağlı Tohumlu Bitkilerin Desteklerinin ödeme zamanı:

2002 ve öncesinde yağlı tohumlu bitkilerin desteklemeleri, ürün hasat edildikten sonraki yılın Kasım-Aralık aylarında ve hatta daha sonraki yıla sarkabiliyordu. Bu yıl büyük çoğunluğu hasattan sonraki yılın Mayıs ayında (%75’i) olmak üzere Haziran
ayında ödenip tamamlanacaktır.
_______________________________________________________
GÜNDEMDEKİ KONULAR
[b]Tarım Öğretiminin 164.Yılı Kutlama Töreni 8 Ocak 2010, ANTALYA
Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi 11-15 Ocak 2010, ANKARA
Tarım ve Gıda Bakanlığı Kanun Taslağı

______________________________________________________
ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ TEKNİK KONGRESİ- ANKARA, 11-15 OCAK 2010 Program için: http://www.zmo.org.tr
______________________________________________________
Tarım Öğretimini Kutlama Töreni 8 Ocak 2010, ANTALYA.

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman KARAGÜZEL ve Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Zir.Yük.Müh. Vahap TUNCER'in MESAJLARI:

Değerli Meslektaşlarımız,

Bilindiği gibi bu yıl Ülkemizde tarımsal öğretimin başlamasının 164. yıldönümüdür. 10 Ocak tarihinin hafta sonuna gelmesi ve bu yıl Ankara’da gerçekleştirilmekte olan Ziraat Mühendisleri Odası 7. Teknik Kongresi ile tarih örtüşmeleri nedeniyle bu yıl, yıl dönümü kutlamaları 8 Ocak 2010 Cuma gününe alınmıştır.

Kutlama etkinliği Katılan Kuruluşlarla 8 Ocak 2010 Cuma günü Akdeniz Üniversitesi Tören Alanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk konulması ve saygı duruşu ve arkasından Üniversitemiz senato toplantı salonunda basın açıklaması yapılması şeklinde gerçekleştirilecektir.

Çelenk konulması töreninde aramızda bulunmanız bize onur verecektir.

Prof. Dr. Osman KARAGÜZEL
Zir. Yük. Müh. Vahap TUNCER
_________________________________________________________

GDO: SON GELİŞMELER
Danıştay Kararı, Yönetmelik Değişikliği

TARIM ve KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/11/20091120-12.htm
TMMOB Ziraat, Çevre Mühendisleri, Mimarlar ve Peyzaj Mimarları Odaları, Türk Tabibler Birliği, vd kuruluşlar... www.zmo.org.tr
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Açıklaması http://www.tzymb.org.tr
Hayvan Besleme Bilim Derneği'nin Açıklaması
Türkiye Ziraat Odaları Birliği(TZOB)www.tzob.org.tr

__________________________________________________
SON GELİŞME: Yönetmeliğin yürürlüğü Danıştayca duruduruldu.
ZMO görüşü: http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=12533&tipi=3&sube=0
Danıştay 10 ve 13 üncü Daireleri Müşterek Heyeti, 26 Ekim 2009 tarihli Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik‘in 11 inci ve 20 inci maddelerinin yürütmesini durdurmuştur. 20 inci maddenin yürürlük maddesi olması nedeniyle, böylelikle, nihai karar verilene kadar tüm Yönetmeliğin yürürlüğü durdurulmuştur.

________________________________________________
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ: . Yönetmelik 20 Kasım 2009 tarihinde Resmi Gazete‘de yayınlandı ve yürürlüğe girdi.

Kaynaklar:
TARIM ve KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI. http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/11/20091120-12.htm
TMMOB ZMO . http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=12469&tipi=3&sube=0

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik" henüz bir ay geçmeden değiştirilmek zorunda kalınmış olup, Yönetmelik değişikliği bugünkü (20 Kasım 2009) Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.



______________________________________________________
14 Ağustos 2009 tarihli yazımızdan:
GDO Üzerine: "GDO Bilim ve Tüketici Platformu"
GDO, kısaca üretim materyali(tohum) olarak genetiği değiştirilmiş, genleriyle oynanmış (transgenic) organizmaları ifade etmektedir. Dahası kendi bulunduğu türden veya başka bir türdeki canlıdan seçilmiş özellikleri taşımak amacıyla ele alınan bitki, hayvan veya mikroorganizmalara genlerin aktarılmasıyla gerçekleştiriliir. Bugün için bazı ülkeler GDO'yu tehdit olarak görüp ithalatına ve üretimine izin vermezken, bazıları sınırlı oranda, bazılarıysa(25 kadar ülke)üretim ve ticaretini serbest bırakmışlardır.

Türkiye'de ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`nın, genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) ilgili hazırladığı Biyogüvenlik Yasa Tasarısı, transgenik ürünlerin gündeme taşımasına yol açmış görünüyor. Konunun tartışılarak doğru uygulama ve yöntem konusunda akademik ve kamu başta olmak üzere ilgili paydaşların, insan sağlığı ve tarım politikaları bakımından uzunvadeli ulusal çıkarları da dikkate alarak kararbirliğine ulaşması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Özellikle gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tüketici almış olduğu ürünün GDO'lu olup olmadığını bilme hakkına sahiptir. Ancak tüketicinin bu hakka sahip olduğunun farkına varmasını sağlayacak faaliyetlere gereksinim vardır ve bu süreçte bilgilerin daha açık ve güvenilir yöntemlerle kamuoyuna sunulması önem taşımaktadır. Bu amaçla örneğin ürün ambalajı üzerine "Bu ürün GDO'dan üretilmiştir" bilgisini koymak çok önemli olabilir.

Ayrıca GDO'lu ürünlerin ne olduğu veya olmadığı konularında kamuoyunu aydınlatıcı bilimsel verilerle desteklenen yayınlara ve faaliyetlere de ihtiyaç bulunmaktadır. Buna göre "GDO Bilim ve Tüketici Platformu" gibi bir oluşuma ihtiyaç vardır. Bu oluşum üniversite, kamu ve ilgili diğer paydaşlardan oluşmalı tartışmalar yapıldıktan sonra, bilgiler kamuoyuna uzlaşıya dayalı olarak doğru ve güvenilir bilgiler olarak sunmalı, kamuoyu aydınlatılmalıdır.

Bu kapsamda;

Türkiye bitkisel ve hayvansal üretim alanındaki gen kaynaklarını en önemli mirası olarak korumalı, bu kaynakların stratejik öneminin farkında olarak acilen güncelleyerek kendi yararına olacak önlemleri hızla almalı


GDO konusunda strateji geliştirmeli ve politikalarını somutlaştırmalı
,

Toplumun bu konuda bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerine (yayım) büyük önem vermeli


Konunun paydaşları uzun vadeli olası sonuçlarda dikkate alınarak eşgüdüm içinde çalışmalıdır,"


_______________________________________________________

YÖNETMELİK

26 Ekim 2009 PAZARTESİ
Resmî Gazete Sayı : 27388

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
GIDA VE YEM AMAÇLI GENETİK YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR VE ÜRÜNLERİNİN İTHALATI, İŞLENMESİ, İHRACATI, KONTROL VE DENETİMİNE DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı ve refahı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunması için genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.


** Bakan Eker`den Taslakla İlgili Açıklama http://www.lpghaber.com/Bakan-Eker%60den-Biyoguvenlik-Yasa-Tasarisi-Taslagiyla-Ilgili-Aciklama--haberi-231128.html

GÖRÜŞLER


"GDO BELASININ GELDİĞİ SON NOKTA"

Mustafa EROL

ABD öncülüğünde yürütülen GDO iyiden iyiye tehlikeli bir silaha dönüşüyor... Genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) gösterilen direnç, üreticiler ve araştırmacılar üzerinde etkisini göstermeye başladı. Almanya'nın Baden-Württemberg bölgesinde bulunan Nürtingen-Geislingen Üniversitesi'nde sürdürülen GDO mısır çalışmaları, ürünlerin ekili olduğu alanların aktivistlerce işgali ve halktan gelen yoğun baskı üzerine durduruldu. Yerli halkın eylemcilere yemek ve battaniye götürmesi, "Monsanto Üniversitesi" olarak adlandırılan Nürtingen-Geislingen'in rektörünü söz konusu kararı almaya mecbur etti. Çalışmaları durduran diğer üniversite ise Max Planck Bitki Üretim Araştırma Enstitüsü. Enstitüde görevli araştırmacılardan Heinz Saendler'a göre "Almanya'da sürdürülen GDO tohum araştırmalarının geleceği karanlık."
Avrupa'daki GDO tarım ürünlerine ilişkin denemelerin üçte biri Almanya'da gerçekleştiriliyor. Ülkede, GDO karşıtlarının çabalan etkili olsa da genel durum çok umut verici değil. Çünkü gıda devlerinin baskısı, GDO karşıtı mevcut yasaların hayata geçmesini zorlaştırıyor... Avrupa'nın en büyük mısır üreticisi Fransa, geçici bir süreliğine GDO tohum ekimini durdurdu. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin girişimiyle çevre sorunları üzerine, 2007 Ekim'inde düzenlenen "Grenelle de L'environnement" toplantısının sonunda alınan bu şaşırtıcı kararın yanı sıra, biyoteknoloji araştırmalarına 45 milyon avro ayrılacağı açıklandı. GDO karşıtı gözüken benzer durdurma talepleri İtalya, Avusturya ve Almanya'dan da geldi. Söz gelimi Avusturya hükümeti, Monsanto'nun ürettiği MON 810 GDO mısırın ve Bayer'in ürettiği T25 GDO mısırın ekimini yasakladı.
Aslında Avrupa, tüm dünyadaki GDO ürün ekiminin çok küçük bir yüzdesini gerçekleştiriyor. ISAAA (International Service for the Acquisition of Agri-Biotechnology Applications) verilerine göre tarımsal ticari GDO üretiminin %96'sı (ABD %59, Arjantin %20, Kanada %7, Brezilya %6 ve Çin %4 olmak üzere) beş ülkede sürdürülüyor. Avrupa'daki GDO üretimi ise İspanya, Romanya, Almanya ve Fransa arasında paylaşılıyor.
Avrupa Birliği ülkeleri, Avrupa Besin Güvenliği Ajansı'nın (EFSA) kullandığı değerlendirme yöntemlerinin gözden geçirilmesi ve revize edilmesini talep ediyor.
Kamuoyu araştırmaları, Avrupa'daki tüketicilerin %40'ının GDO ürünlere karşı olduğunu ortaya koyuyor. (Ülkemizdeki ise bu rakamlar yüzde 90'ların çok üzerlerinde) Oysa dört yıl öncesinde bu oran, %70'ler civarında seyrediyordu. Görünen o ki, muhalif seslerdeki artışa rağmen Avrupalı tüketici GDO ürünlerini mutfağında görmekten her geçen gün daha az rahatsız oluyor.Peki, bu ürünlere kısıtlama getirilmesine rağmen tüketim nasıl oluyor da artıyor? Politikacılar, gerçekten de toplumsal muhalefete kulak veriyor mu?
Denetim zorunluluğu, ticaret, ekim ve etiketlemede özel şartlar gerektirmeyen bu yöntemler, GDO'lara ilişkin tanımlamalardan sıyırdığı için GDO'dan kaçınan tüketicinin midesine rahatlıkla indirilebiliyor.
....
Not: Bu makeleyi yayınlayan birliğe bağlık şirketler ile bu birliğin başındaki kişinin yönettiği şirketler GDO'lu ürün ekimi için çiftçiye baskı uyguluyor. Eskiler bu duruma "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" derlerdi.
Kaynak : Gıda Hareketi
From: Mustafa EROL
Sent: Saturday, August 08, 2009 10:33 PM
_________________________________________
GDO BİLGİ PLATFORMU

http://students.sabanciuniv.edu/cemmeydan/GDO/index.php
Prof.Dr. Selim Çetiner

YENİ
GD soya ile beslenen farelerin iç organları zarar gördü mü? YENİ
Rusya’dan Dr. Irina Ermakova’nın transgenik soyanın farelerde fertiliteyi düşürdüğü ve bunlardan doğan yavruların hayatta kalabilirlik ve gelişimini olumsuz etkilediğini iddia eden çalışması medyada ve siyasi çevrelerde geniş ilgi uyandırmış olmakla birlikte bugüne kadar (7 Temmuz 2009) hakemli bilimsel literatürde yayınlanmamıştır...
Burada kısaca belirtmek isteriz ki Türkiye’deki biyoteknoloji karşıtları, Dr. Irina Ermakova’yı “Rusya Bilimler Akademisi Üyesi” olarak lanse etseler de söz konusu kişi Bilimler Akademisi üyesi olmayıp, Rusya’daki biyoteknoloji karştı sivil toplum kuruluşu “Ulusal Genetik Güvenliği Derneği” (Türkiye’deki GDO’ya Hayır Platformu eşdeğeri) başkan yardımcısıdır.
Dr. Ermakova’nın kendi kişisel web sayfasından da kolayca görülebileceği üzere son yıllarda hakemli bilimsel dergilerde yayımlanmış makalesi de bulunmamaktadır.
_______________GDO Bilgi Forumu Açıldı-- Forumda Prof.Dr. Selim Çetiner'e GDO ile ilgili sorularınızı sorabilir ve GDO'lar hakkındaki düşüncelerinizi tartışabilirsiniz.
Avrupa Birliği ve GDO’lar
GDO’lu ürünlerin AB ülkelerinde nasıl ekildiğini ve/veya ithal edilerek hayvan yemi veya gıda olarak tüketildiğini Avrupa Birliği Komisyonu raporundadır. http://ec.europa.eu/food/food/biotechnology/gmfood/qanda_en.pdf
____________________________________________________

TÜRKİYE TOHUM GEN BANKASI: BİYO-KORSANLIĞA KOLAYLIK

Tayfun Özkaya

Domates, biber, patlıcan gibi çokça tükettiğimiz ürünlerin Amerika kıtasından geldiğini biliyoruz. Eğer bu bitkilerin tohumları ülkemize gelmese idi, bu güzel ürünlerden mahrum kalacaktık. Tohumları için de kimseye bir bedel ödemedik. Anadolu başta buğday olmak üzere birçok ürünün geliştirildiği, tarım devrimine beşiklik etmiş bir coğrafyanın parçasıdır. On binlerce yıl dünya çiftçileri tohumlarını karşılıksız paylaştı. Bu nedenle “tohumlarımızın patentini alalım, parasını vermedikçe kimseye vermeyelim” demenin hiçbir anlamı yoktur. Bu mantık bizi de birçok üründen mahrum eder. Ancak şimdi bütün bu tohumlara şirketler el koymak istiyor. On bin yıl önce tarım devriminden başlayarak çiftçilerin geliştirdiği bütün bu tohumlara şimdilerde birkaç gen koyarak bunların patentini çıkarmaya çalışan yerli veya yabancı tohum şirketlerinin hırsızlığına biyo–korsanlık diyoruz. Hâlbuki “yaşam patentlenemez”. Bizim karşı olduğumuz; bütün dünya çiftçilerinin geliştirdiği bu tohumlara şirketlerin el koymasıdır.

Türkiye Tohum Gen Bankasının temeli atılırken konuşmaları dinleyenlerin bir kısmı “işte sonunda tohumlarımıza sahip çıkıyoruz” diye düşünmüşlerdir. Acaba öyle mi? Yoksa Tarım Bakanlığımızın bu yatırımı, sonunda tohum şirketlerine mi yarayacak?
Tohum şirketlerinin yerlisi, yabancısı çok fark etmez. Zaten yerli zannettiklerimizin de çoğu artık yabancı tohum şirketleri tarafından satın alındı. Bunların çoğunun amacı on bin yıldır çiftçilerin yarattığı biyoçeşitliliği yok edip, çiftçileri birkaç çeşide bağlayarak paraları cebe indirmek. .... Kimi köylerin çorak topraklarında yetişebilen özel buğday çeşitleri var. Bu biyoçeşitliliğe şirket tohumları nasıl rekabet edecek idi? “Yeşil devrim” denilen yıkımda, bunun çaresini çevreyi ve ürünleri kirleten tarım ilacı ile kimyasal gübrelerle uyuşan güya “modern” tohumlar ile buldular. Verim bazen daha yüksek oluyordu, ancak bu pahalı girdiler bir taraftan üreticiyi yoksullaştırırken, diğer taraftan ürünleri zehirli oluyor ve besin değerleri düşüyordu.
Tohum bankası açılırken bir tarım bakanlığı yetkilisi ne söylemiş bakalım:
“Günümüz ıslah programları için önemli olan bitki genetik kaynakları bakımından, ülkemiz önemli bir potansiyel oluşturmakla beraber, ileriki nesillerin de bu kaynaklardan yararlanması için korunmaya alınmalıdır”
Gördüğünüz gibi amaç ıslah programlarına tohum sağlamak olarak açıklanmaktadır. Burada köylüye yer yoktur. Şirketlerin ıslah programları katılımcı değildir, çiftçiyi dışlar. Katılımcı ıslah; bilim insanları ve köylülerin en baştan itibaren tohum ıslahını beraber yaptıkları ve tohum üzerinde köylünün haklarının devam ettiği bir yaklaşımdır. Şüphesiz biyoçeşitlilikten yanadır. Bakanlığımız “katılımcı ıslahtan” habersizdir veya ilgilenmiyor. Diğer yandan, Türkiye Irak’ı işgal eden Amerikan kuvvetlerinin çıkarttığına çok benzer bir tohum yasasını çıkaran, yetmedi üstüne de büyük tohum şirketlerinin çıkarlarını garantileyen ve kısaltılmışı UPOV olan “Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliğine” girip anlaşma imzalayan bir ülkedir. Tohum yasamızda köylünün kendi tohumunu kullanmaması için ne gerekirse yapılmıştır. Köylünün kendi tohumunu satması ağır cezalarla karşılanan bir suçtur. Yeni yönetmeliklerle bu zulüm pekiştirilmeye çalışılmaktadır. Şimdi böyle bir ülke tohum bankası kurarsa bundan kim yararlanacaktır? Köylüler değil herhalde. Bu banka yabancı ve yerli tohum şirketlerinin milyar dolar koysa zorla yapacağı bir şeyi bakanlık eliyle gerçekleştirecektir. Kendi elimizle bu tohumları soyabilsinler diye toplayacağız, zaman zaman tarlalara ekip yenileyeceğiz ve onlar için bu masrafları yapacağız. Bedava bir derleme, araştırma ve geliştirme merkezi ve sistemi.
Dr. Melaku Worede Etiopyalı meşhur bir bitki genetikçisidir. Ülkesinde yürüttüğü, çiftçilerin ıslah çalışmalarında en öne konduğu (katılımcı ıslah) ve kendi tarlalarındaki biyoçeşitliliğin esas alındığı çalışmaları ile 1989’da Doğru Yaşam Ödülünü (alternatif Nobel ödülü) kazanmış idi. Seedling dergisinin 2009 Nisan sayısında (www.grain.org) kendisi ile yapılan konuşmayı bu konuyla ilgili herkesin okuması gerekli. Dr. Worede çiftçiyi ve tarlada, bahçede biyoçeşitliliği öne almayan bu gibi tohum bankalarının eninde sonunda büyük şirketlere hizmet etmekten başka bir şey yapamayacağını ortaya koymuştur.... Aslında biri Menemen’de biri de Ankara’da iki gen merkezimiz halen var. Bu kurulanın banka olduğu söyleniyor. İyi de, bu bankadan yararlanacaklar büyük ölçüde tohum şirketleri olacak. Tohumlarımızı saklamak –sonra da soydurmak- değil korumak ve yaşatmak gerekli. Koruma ve yaşatmaya kim karşı labilir?
Binlerce köyümüzde köylünün yönetiminde, tohumların korunup, değişebileceği tohum bankaları kurulması çok yararlı olacaktır. Bunlar desteklense olmaz mı? Biyoçeşitliliğe en büyük tehdit oluşturan tohum yasasının da ülke, köylü ve tüketici çıkarları doğrultusunda değiştirilmesi zorunlu.
Tohum bankasının bu şekilde

https://orhan.catsboard.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz